Evrensel İlkeler Işığında Yerel Değerlerin Anlamlandırılması Olanaklı Mıdır? Kant’ın Ahlâk İlkesinin Uygulanmasına Dair Öneriler

In Türkiye ve Ortadoğu Amme İdaresi Enstitüsü (TODAİE) Kamu Etiği Sempozyumu, Sempozyum Bildirileri Kitabı. Ankara, Turkey: pp. 235-238 (2009)
  Copy   BIBTEX

Abstract

İlk kez derli toplu bir biçimde Aydınlanma Çağının en önemli ve etkili filozofu İmmanuel Kant’ın dillendirdiği evrensel ahlâk yasası uyarınca insan öyle eylemelidir ki, davranışıyla insanı araç haline getirmesin. Kültürden, toplumun koşullarından, geleneklerden ve dinsel etkilerden arındırılmış bu ilkenin buyurganlığı herhangi bir koşul ya da sınır tanımamasıyla ünlüdür. Oysa insanlar, hem bireysel hem de toplumsal gerekçelerle bu formel ilkeyle kendilerini her zaman bir çekişme içinde bulurlar. Kant’ın ahlâk anlayışı açısından etik değerlerin herhangi bir kültürel, toplumsal ya da siyasal baskı ya da ilgi içerisinde anlaşılmaması gerekir. Bu ilke(ler) evrenseldir; ulusal ya da yerel çerçeveyle sınırlı görülemezler. Oysa özellikle ulusal sınırlarla belirlenmiş topraklarda yaşayan toplumlann kendi kültürlerinden geleneklerinden süzülerek gelen değerler her zaman bu evrensel ilkelerle uyum içinde değildirler. Aralarında gerilim arttığında genellikle evrensel ilkeler lehinde çözüme gidilmek istenir. Yani yerel değerler yeniden anlamlandırılır. Toplumlann örgütlenmesinde rol oynayan faktörlerin pek çoğunun devredışı bırakılmasının nedeni bunlann, sorunlan çözmekten ziyade artırdığının apaçık olmasıdır. Söz gelişi Ortaçağ boyunca Avrupa’da yaşanmış mezhep çatışmalan, ahlâk ilkelerininin dinsel değerler tarafından tanımlanmasının önündeki en büyük engeldir. Kant’m ahlâk felsefesinin Hıristiyanlık idealleri üzerine kurulmadığı apaçıktır, lyi’nin kökeninde günah/sevap ya da kutsal metinlerin buyurganlığı yoktur. Bunun böyle olmasının bir nedeni de ortaçağlar boyunca Avrupa’da yaşanmış olduğunu gözlemlediğimiz dinsel çatışmalann ahlâk ilkelerinin evrenselleşmesini önlemesidir. İyi ya da doğrunun belirli bir inanç sisteminin önceliklerine terk edilmesi fanatizmi azaltacağına güçlendirmiştir. Yani iyi bir Hıristiyan olmak iyi ahlâklı bir insan olmaktan önce gelmesi eleştirilmektedir. Kısacası ahlâkın temeline dinsel bir dayanak yerleştirmektense, aklı koyan bir yaklaşım söz konusudur. Dinsel çatışmalar bu tercihin yapılmasını kolaylaştırmıştır. Bu noktada ulusal değerler çok daha büyük güçlükler doğurmaktadır; çünkü tarihin kaydettiği olaylar, homojen bir değerler bütünlüğü olmadığım düşündürmektedir. Sonuç olarak, evrensel bir ahlâk ilkesine duyulan ihtiyaç ile içinde yaşadığımız çağın gerçekleri arasındaki makasın açılması tepeden dayatma tehlikesini artırırken, makasın kapanması toplumsal ilerlemenin ve gelişmenin meşruluğuna katkıda bulunmaktadır. Bu bildiride evrensel ilkelerin yerel değerleri anlamlandırmasının olanaklılığı, Kant’ın ahlâk felsefesi model alınarak sorgulanacaktır.

Author's Profile

İsmail Serin
Ondokuz Mayis Universitesi

Analytics

Added to PP
2018-10-28

Downloads
378 (#43,131)

6 months
70 (#59,228)

Historical graph of downloads since first upload
This graph includes both downloads from PhilArchive and clicks on external links on PhilPapers.
How can I increase my downloads?