Abstract
Özet: Bu metindeki amacım Kripke’nin kurgu çözümlemesinde özel adlar ve adımsılar (pretended
name) arasındaki ilişkiyi ele almak. Kripke için özel adlar değişmez imleyicilerdir (rigid
designator), yani tek bir varlığı/şeyi var olduğu tüm olanaklı dünyalarda biricik belirlerler.
Adımsılar ise kurgusal söylemde ortaya çıkan kurgunun taslamasının bir parçasıdır; yani kurgu
dünyadaki karakterlerin adlarıdır. Kripke’ye göre adımsılar sadece gerçek adları taklit eden fakat
taklit ve benzerlik ilişkisinden öte bir ilişkileri olmayan, adlardan kategorik olarak farklı
şeylerdir. Fakat Kripke için adlar ve adımsılar kategorik olarak farklı olsalar da bu iki dilsel birim
birbirlerini belirler gibi gözükür. Yani “Sherlock Holmes” özel adı, “Sherlock Holmes” özel
adımsısı ile eşseslidir fakat bunun gerekçesi yeterince açık değildir. Bu açık olmama durumu
kurgusal karakter adlandırma önermelerinin adlandırıcı açısından a priori ve olumsal mı olduğu
yoksa a posteriori ve zorunlu mu olduğu sorusuyla ilişkilidir. Böylelikle bu belirleme ilişkisi ya
zorunlu ya da olumsal bir ilişkidir. Ben bu belirleme ilişkisinin olumsal olduğunu savunacağım.
Fakat bu belirleme ilişkisi olumsal olsa da ad ve adımsı arasında eşseslilik açısından sıkı bir ilişki
olmaya devam eder. Ben bu sıkı ilişkinin genellikle kendiliğinden bir ilişki olduğunu, kurgu
karakterin önce adı olabileceği gibi ilişkilendiği adımsısı da olabileceğini ve bu ayrım yeterince
düşünülmediği için genellikle ad ve adımsının eşseslilik açısından çakıştığını savunacağım. Fakat
ilişkilendiği adımsı ve özel adı eşsesli olmayan karakterler de olabileceğini ileri süreceğim. Son
olarak ise bu dediklerimizden adımsıların geçtiği betimlemeler üretebileceğimizi ve bunlar
yoluyla da kurgu varlıklara değişen imleyiciler olarak gönderimde bulunabileceğimizi
savunacağım.
Abstract: My purpose in the article is to explore the relation between proper names and
pretended names in Kripke’s analysis of fiction. According to Kripke, proper names are rigid
designators, so they designate the same object in all possible worlds in which that object exists.
In contrast, pretended names are part of the pretense in fiction; they are names of fictional entities
in fictional worlds. For Kripke, pretended names just pretend real names but there is no further
relation apart from a similarity between them. Although in his view, names and pretended names
are categorically different from each other, they seem to determine each other. That is, the proper
name “Sherlock Holmes” and the pretended name “Sherlock Holmes” are homophones.
However, the reason for their being homophone is not clear enough in this view. That unclarity
concerns the question of whether the propositions that are used to name fictional entities are a
priori contingent or a posteriori necessary. Thus, the relation of determining is either necessary
or contingent. I will defend that it is contingent. However, though it is contingent, names and
pretended names have a strict relation in the sense of being homophone. I will argue that this
strict relation is generally a spontaneous relation; there are two possibilities: fictional entities have
names before the associated pretended names come to existence or vice versa. I think names and
pretended names generally coincide because this relation is not being thought thoroughly.
Finally, I will defend that we can produce descriptions in which pretended names occur and we
can refer to fictional entities non-rigidly via these descriptions.