Kaygi 1 (29):125-138 (
2017)
Copy
BIBTEX
Abstract
Öz
David Hume İnsan Doğası Üzerine Bir İnceleme’de ben idesinin bilgikuramsal temellerini araştırırken, bir yandan hiç kuşku duyulmaksızın kabul edilen ben’e ilişkin bilgimizin güvenilir temellere dayanmadığını göstermeye çalışıyor, diğer yandan da bu tür bir araştırmanın ancak bir bilim aracılığıyla yapılması gereğine dikkat çekiyordu. Ben idesi için görgül kanıt arayışı, oluşturmaya çalıştığı insan biliminin deneysel temelleri olması gerektiği gibi insan doğasına ilişkin araştırmalar için yeni bir uslamlamayı da imliyordu. Hume’un önerdiği uslamlama yöntemi, geleneksel felsefenin insan zihnine dair yaklaşımının artık savunulamaz olduğunun bir göstergesidir. Bu yazıda Hume’un ben idesi öğretisini oluştururken, zihinsel etkinlikleri doğal bir süreç içerisinde kalarak açıklama girişimi irdelenecek, ortaya koyduğu kavramsal ve ilkesel yeniliklerin günümüzde bilişsel bilimler olarak tanımlanan alanın doğuşunda etkili olduğu savunulacaktır. Bu amaçla, ben idesinin oluşumundaki bilgi kuramsal temeller, kişi-özdeşliği öğretisine ve bu tür bir özdeşliği düşünmemizi olanaklı kılan belleğin rolüne dikkat çekerek çözümlenecektir.
Abstract
While Hume investigates the epistemological basis of the idea of self in his book 'A Treatise of Human Nature', on the one hand he tries to show that our knowledge about the self that is accepted without any doubt does not have reliable basis, on the other hand he draws our attention that any research in this field should be conducted through a science. The search for the emprical evidence for the idea of self is both required for the experimental basis of the newly formed human sciences, and implies a new reasoning for the researches concerning the human nature. Hume’s method of reasoning indicates that the approaches of the traditional philosophy concerning human mind are no longer tenable. In this paper
it is examined that while Hume establishes the doctrine of the idea of self, he attempts to explain the mental activities remaining in a natural course, and it is argued that Hume’s epoch-making conceptual and principal contributions in this area have an undeniable impact upon the cognitive sciences of our age. Thus, the
epistemological basis of the formation of the idea of self will be analysed by drawing our attention to the personal identity and to memory which makes possible to think such an identity.