Abstract
Çin anakarasında yirminci yüzyılın başları; dilden edebiyata, geleneksel düşünceden eğitim sistemine ve hatta siyasal rejime dek pek çok alanda modernleşmeye gidilen süreci kapsar. Kültürel çaptaki bu yenilikçi hareketler arasında; antik çağa tarihlenen, Konfuçyüs (MÖ 479-551) tarafından ilkeleştirilen ve Mengzi’nın (MÖ 372-289) insan doğası görüşü sayesinde geniş kitlelerce benimsenen düşünce akımının “Yeni Konfuçyanizm” adı altında kurulması oldukça mühimdir. Konfuçyüs’ün normatif ahlak anlayışının aksine bu yeni akım, Mengzi’nın doğuştancı kuramına daha yakın durmaktadır. Yeni Konfuçyanizm’in temellerini atan Xiong Shili (1885-1968), Mengzi öğretisinde okunabilen ve akılkalp ilgileşimi karşılığını verebilen “benlik” kavramını merkeze alır. Akımın sonraki temsilcilerinden Mou Zongsan (1909-1995) ise, gerek akıl-kalp ilgileşimine gerekse benliğin beslenmesine getirdiği çarpıcı yorumlarıyla dönemin en etkili fikir adamı olarak dikkatleri üzerine çekmektedir. Mou felsefesi; Mengzi’nın bütünleşik kabul ettiği bilişsel ve duyuşsal süreçleri tamamen farklı aşamalarda açıklayan, bu aşamaları benliğin iki katmanlı yapısıyla eşleştiren ve varoluşsal özü insan doğasının özüne özdeş sayan bazı varsayımsal yargılar içermektedir. Bu çalışmada, Mou felsefesinin onto-kozmolojik yaklaşımından hareketle benlik algısının nasıllığı incelenecek; doğuştan var olduğu farzındaki bilginin ve erdemin özümsenmesinde bilişsel farkındalığa karşı çıkan önermenin ayrıntıları analiz edilecektir.