İstanbul, Türkiye: İKSAD Publishing House (
2020)
Copy
BIBTEX
Abstract
Akıl ve bilinç yetisini kazandığı, dünyaya geldiği andan itibaren
araştırmaya başlayan insan, doğayı, kendini ve Tanrı’yı bilmek ister.
Bilmek, bilmek için değildir. Bilmek insan içindir, insanı tanımak ve
yönetmek içindir. Bu bilme isteğinden Doğa bilimleri, İnsan bilimleri
ve Din bilimleri oluşur. Bilim, genelgeçer bilgiyi ifade eder: Doğa
bilimlerinin kaynağı doğa, İnsan bilimlerinin kaynağı insan, Tanrı
bilimlerinin kaynağı Tanrı’dır. Bazı insan toplumları bazı dönemlerde
birtakım bilim alanlarında genelgeçer bilgiye ulaşma yolunda
ilerlerken, kimilerinin bazı dönemlerde çeşitli sebeplerle genelgeçer
bilgiyi ifade eden bilimlerden uzaklaştıkları ve sapmalar içine
girdikleri görülür. Bu bağlamda Bilim Tarihi, bilimin ortaya çıkış,
yayılış, kullanılış ve gelişme koşullarının tarihî serüvenini inceler.
Bilim Tarihi, insanlığın genelgeçer bilgi araştırma serüvenini
arkeolojik buluntulardan; tarihî mitolojik, edebî, dinî, felsefî, bilimsel
kalıntı ve belgelerden hareketle inceler. Bilim tarihi, geriye doğru bir
araştırmadır. Eskiye dair her yeni bulgu, bilim tarihi için önemlidir.
Bazı yeni bulgular bilim tarihini yeniden gözden geçirmeye ve bilimin
gelişme aşamalarını genel saptayışımızı kökten değiştirmemize sebep
olabilir. İşte Göbekli Tepe, Bilim Tarihi için böyle bir etkiye haizdir.
1995’de arkeolojik kazılar neticesinde Şanlıurfa’da bulunan ve
Neolitik Dönemde Anadolu’da yapılan ilk tapınak olarak bilinen
Göbekli Tepe’yi mercek altına alarak orada oluşan medeniyetin Bilim
Tarihi içindeki yerini tespit etmek bu çalışmanın temel amacıdır.
248 TARİH ARAŞTIRMALARINA FARKLI YAKLAŞIMLAR
Göbekli Tepe’nin keşfi bilim tarihindeki birçok yaygın görüşün
yeniden gözden geçirilmesi gereğini doğurmuştur. Kazılarda tarım,
yerleşik hayata geçiş ve avcı-toplayıcı insanların iş birliğiyle ortaya
çıkan yapılar görülmektedir. Taşları yontma işleminin altı bin yıl önce
metal aletlerle değil, yaklaşık on iki bin yıl önce, metal alet
kullanılmadan da, detaylı şekilde yapılabildiği ortaya çıkmıştır. İlk
kumaş parçasının Göbekli Tepe’de bulunması, ipliğin dokunup kumaş
yapılmasının, başka bir ifadeyle ilk dokumanın M.Ö. 9000 yılında
değil, on iki bin yıl öncesinde yapıldığını göstermiştir. Göbekli
Tepe’deki dikili taş ve heykellerin gelişigüzel inşa edilmediği, inşa
eden insanların geometri, matematik ve astronomi bilgisine sahip
oldukları aşikârdır.
Göbekli Tepe’deki yapılar, heykel ve dikili taşlar, ortak iş gücünü,
bilgiyi, düşünce ve inancı göstermektedir. Kabartmaların her biri, bu
insanların düşünce ve yaşantılarını yansıtmaktadır. Bu buluntular o
dönemde ulaştıkları doğa bilgisi, insan bilgisi ve Tanrı bilgisini
göstermesi ve bilimin gelişim sürecine, Bilim Tarihini aydınlatma
açısından hayatî değerdedir.