Ankara, Türkiye: Gece Kitaplığı (
2020)
Copy
BIBTEX
Abstract
Hermeneutik tarihsel süreç içerisinde hukuk, teoloji, tarih, sanat ve felsefe gibi çeşitli alanlarda farklı şekillerde tanımlanmış ve kullanılmış bir kavramdır. Bu doğrultuda, hermeneutiğin tam olarak belirlenebilmesi amacıyla, hermeneutik kelimesinin kökenine ve bu disiplinin tarihine mümkün olduğunca öz bir şekilde bakma gereksinimi ortaya çıkmaktadır. Çünkü hermeneutik disiplinini tek bir perspektiften değerlendirmek, onun temel gerçekliğini anlamamıza engel olacak çarpıtmaların gün yüzüne çıkmasına sebep olabilir. Genel anlamda bir ifadenin, anlamın, metnin ya da sanat eserinin belirli bir çerçeve içerisinde yorumlanması olarak değerlendirilen hermeneutik, felsefe açısından varlığın oluş tarzı, sosyoloji açısından metodolojik problemlere yönelik bir çözüm, dini açıdan ise anlaşılması güç metinlerin anlamını gün yüzüne çıkaran yorum kuralları bütünü olarak tanımlanabilir (Audi, 1999: 377). Webster’in Uluslararası İngilizce sözlüğünde hermeneutik kavramı genel ifadesiyle yorumlama ve açıklamanın metodolojik ilkelerinin soruşturulması olarak tanımlanmakta iken, daha özel anlamda ise İncil’in çevirisinin yapılabilmesi için belirlenen genel prensiplerin incelenmesi olarak belirtilmiştir (Gove, 1971: 1059).
Bu çalışmada, Auguste Comte’un öncülük ettiği pozitivist anlayışın öne sürdüğü ve desteklediği doğa bilimci yöntemin ve pozitivist tarih anlayışının, insanı ve yaşantısını doğru bir kavrayışla değerlendirme noktasında etkili olamadığı vurgulanacaktır. Pozitivist düşünce doğa bilimlerinin elde etmiş olduğu başarı ve kazanımlardan yola çıkarak dönemin bilim anlayışı konusunda belirleyici olmakla birlikte, ön plana çıkardığı bilimsellik modelinin ya da kriterinin bir sonucu olarak tinsel bilimlerin ya da beşerî bilimlerin doğasına uygun olmayan yöntemleri benimsemesi hususunda belirleyici bir unsur olmuştur. Böylece, doğa bilimleri söz sahibi olmadığı bir alan içerisinde parlatılarak, bilimsellik statüsü kazanabilme kaygısıyla tinsel bilimleri yöntemsel bir kriz içerisine sürüklemiştir. Bu çerçevede, hermeneutiğin zaman içerisindeki dönüşümünün zirve noktasında yer alan düşünürlerden biri olan Wilhelm Dilthey’in tinsel bilimleri yöntemsel açıdan karşı karşıya kaldıkları kriz durumundan çıkarmak amacıyla ileri sürdüğü hermeneutik yönteme ilişkin savlarını, hermeneutiğin tarihsel süreç içerisindeki kazanımlarından yola çıkarak tartışmak gerekmektedir.