Results for 'özel adlar'

Order:
  1. Frege’nin Özel Ad Kuramındaki Sonsuz Gerileme Sorunu.Alper Yavuz - 2018 - In Vedat Kamer & Şafak Ural (eds.), VIII. Mantık Çalıştayı Kitabı. İstanbul, Turkey: Mantık Derneği Yayınları. pp. 513-527.
    Öz: Frege özel adların (ve diğer dilsel simgelerin) anlamları ve gönderimleri arasında ünlü ayrımını yaptığı “Anlam ve Gönderim Üzerine” (1948) adlı makalesinde, bu ayrımın önemi, gerekliliği ve sonuçları üzerine uzun değerlendirmeler yapar ancak özel adın anlamından tam olarak ne anlaşılması gerektiğinden yalnızca bir dipnotta kısaca söz eder. Örneğin “Aristoteles” özel adının anlamının Platon’un öğrencisi ve Büyük İskender’in öğretmeni ya da Stagira’da doğan Büyük İskender’in öğretmeni olarak alınabileceğini söyler. Burada dikkat çeken nokta örnekteki özel adın olası anlamları (...)
    Download  
     
    Export citation  
     
    Bookmark  
  2. Kripke’nin Kurgu Çözümlemesinde Ad ve Adımsı Arasındaki İlişki.Erim Bakkal - 2022 - Kilikya Felsefe Dergisi / Cilicia Journal of Philosophy 18 (2):36-53.
    Özet: Bu metindeki amacım Kripke’nin kurgu çözümlemesinde özel adlar ve adımsılar (pretended name) arasındaki ilişkiyi ele almak. Kripke için özel adlar değişmez imleyicilerdir (rigid designator), yani tek bir varlığı/şeyi var olduğu tüm olanaklı dünyalarda biricik belirlerler. Adımsılar ise kurgusal söylemde ortaya çıkan kurgunun taslamasının bir parçasıdır; yani kurgu dünyadaki karakterlerin adlarıdır. Kripke’ye göre adımsılar sadece gerçek adları taklit eden fakat taklit ve benzerlik ilişkisinden öte bir ilişkileri olmayan, adlardan kategorik olarak farklı şeylerdir. Fakat Kripke için (...) ve adımsılar kategorik olarak farklı olsalar da bu iki dilsel birim birbirlerini belirler gibi gözükür. Yani “Sherlock Holmes” özel adı, “Sherlock Holmes” özel adımsısı ile eşseslidir fakat bunun gerekçesi yeterince açık değildir. Bu açık olmama durumu kurgusal karakter adlandırma önermelerinin adlandırıcı açısından a priori ve olumsal mı olduğu yoksa a posteriori ve zorunlu mu olduğu sorusuyla ilişkilidir. Böylelikle bu belirleme ilişkisi ya zorunlu ya da olumsal bir ilişkidir. Ben bu belirleme ilişkisinin olumsal olduğunu savunacağım. Fakat bu belirleme ilişkisi olumsal olsa da ad ve adımsı arasında eşseslilik açısından sıkı bir ilişki olmaya devam eder. Ben bu sıkı ilişkinin genellikle kendiliğinden bir ilişki olduğunu, kurgu karakterin önce adı olabileceği gibi ilişkilendiği adımsısı da olabileceğini ve bu ayrım yeterince düşünülmediği için genellikle ad ve adımsının eşseslilik açısından çakıştığını savunacağım. Fakat ilişkilendiği adımsı ve özel adı eşsesli olmayan karakterler de olabileceğini ileri süreceğim. Son olarak ise bu dediklerimizden adımsıların geçtiği betimlemeler üretebileceğimizi ve bunlar yoluyla da kurgu varlıklara değişen imleyiciler olarak gönderimde bulunabileceğimizi savunacağım. Abstract: My purpose in the article is to explore the relation between proper names and pretended names in Kripke’s analysis of fiction. According to Kripke, proper names are rigid designators, so they designate the same object in all possible worlds in which that object exists. In contrast, pretended names are part of the pretense in fiction; they are names of fictional entities in fictional worlds. For Kripke, pretended names just pretend real names but there is no further relation apart from a similarity between them. Although in his view, names and pretended names are categorically different from each other, they seem to determine each other. That is, the proper name “Sherlock Holmes” and the pretended name “Sherlock Holmes” are homophones. However, the reason for their being homophone is not clear enough in this view. That unclarity concerns the question of whether the propositions that are used to name fictional entities are a priori contingent or a posteriori necessary. Thus, the relation of determining is either necessary or contingent. I will defend that it is contingent. However, though it is contingent, names and pretended names have a strict relation in the sense of being homophone. I will argue that this strict relation is generally a spontaneous relation; there are two possibilities: fictional entities have names before the associated pretended names come to existence or vice versa. I think names and pretended names generally coincide because this relation is not being thought thoroughly. Finally, I will defend that we can produce descriptions in which pretended names occur and we can refer to fictional entities non-rigidly via these descriptions. (shrink)
    Download  
     
    Export citation  
     
    Bookmark  
  3. Kant'ın Ontolojik Delile Getirdiği Eleştiriler.Aysel Tan - 2019 - In Üyesi̇ Abdulsemet Aydin (ed.), Sosyal Bi̇li̇mler Kongresi̇ Ki̇tabi.
    Kant’ın (ö.1804) felsefesi eklektik bir felsefedir ve Aydınlanma felsefesinin devamı niteliğindedir. Aydınlanma felsefesine benzer şekilde felsefesinin temeli akıldır ve aklın sınırları ve kullanımı hakkında fikirler ileri sürmüştür. Kant, dini ele alırken Tanrı’nın varlığının saf akılla ispatlanamayacağı sonucuna varmıştır. Çünkü akılla yapılan ispatlarda Tanrı’nın varlığına getirilen deliller kadar yokluğuna da eşit derecede deliller getirilebilir. O nedenle Tanrı’nın varlığının ispatında saf aklın değil pratik aklın önemli olduğunu ve ahlâksal yasaların bizi Tanrı’nın varlığına götüreceğini ileri sürer. Bu görüşünü desteklemek için eserlerinde teistik delillerin (...)
    Download  
     
    Export citation  
     
    Bookmark