Abstract
Çağdaş epistemoloji içerisinde, dışsalcı, güvenilirci ve erdeme dayalı epistemolojik tartışmaların bir benzerini, dini epistemoloji içerisinde etkili bir şekilde yer edinen ve reformcu epistemoloji olarak bilinen yaklaşım üzerinden görebilmek mümkündür. Alvin Plantinga, Nicholas Wolterstorff ve William Alston gibi filozofların öne çıktığı bu yaklaşımın ana iddiası, kanıta ya da argümana dayanmaksızın, Tanrı’nın varlığına inanmanın bütünüyle doğru, rasyonel, makul ve güvenilir olacağı şeklindeki bir tezdir. Kanıtın, gerekçelendirme için zorunlu bir koşul olmadığı fikri, algısal deneyimlerin gerekçelendirilmesine benzer şekilde, dini deneyimlerin de öyle olduğu ve dolayısıyla, aynı epistemik statüye sahip olması gerektiğini öne süren, eşitlik tezine dayanır. İlk ortaya çıktığı günden bugüne, üzerinde çokça konuşulan ve tartışılan bir yaklaşım olan reformcu epistemoloji, özellikle son beş yıl içerisinde, oldukça farklı bir hale gelmiştir. Zira bu yaklaşımı, kanıtsalcılıkla uyumlu, erdem epistemolojisiyle bağlantılı ve diğer teistik dinler üzerinden değerlendiren yeni çalışmalar ortaya çıkmıştır. Bu nedenle, bu makalede, reformcu epistemoloji ana hatlarıyla ele alınmıştır. Beraberinde, ona yöneltilen itirazlara değinilmiş ve sonrasında, bahsi geçen yenilik iddiaları soruşturulmaya çalışılmıştır. Son olarak, teistik inancın rasyonalitesiyle ilgili, farklı bir bakış açısı sunulmuştur.